Elif Şafak’tan “Baba ve Piç”

Her adımda daha da ağırlaşan çantam sırtımda, okulun tüm yorgunluğu bedenime sinmiş, yürüyordum caddede. Akşamüzeri kaldırıma kurulan korsan CD ve kitap tezgahlarına da göz gezdirerek her zaman kitap aldığım kitap sergisine yöneldim. Yeni ne diyerek göz gezdirirken bir anne oğul geldiler, anladığım kadarıyla çocuğa öğretmeni Atatürk hakkında bir kitap okuma ve özet çıkartma ödevi vermiş. Zamanın reklam bombalarından nasiplenmiş olsa gerek çocuğun annesi “Şu Çılgın Türkler“i kaptı yerden. Uzunca bir süre evirdi çevirdi, sayfalarını kontrol etti, sonunda 5 YTL çıkarttı verdi. O sırada çocuk, hafif bir muziplikle “Baba ve Piç” diye bağırdı. Kadın bir an için anlam veremese de nar kırmızısı “Baba ve Piç“i görünce anladı: “Sus oğlum, ayıp!

Elif Şafak‘la tanışmam bu vesileyle oldu. O gün satın alıp, çantama koyduğum kitaplar arasında “Baba ve Piç” de vardı. Daha sonradan kitap mahkemelik olacak, protestolar yaşanacaktı. Kitabı bir çırpıda okuyup bitirdim, kendimden birşeyler bulabildim. Hayatta okunması gereken yüz kitap listesinde belki yer alamayacak olsa da şu hayatta okurken kaybedeceğiniz zamandan fazlasını kazanacağınız bir kitap “Baba ve Piç“.

Elif Şafak, “Bir tarafta mağrur laikçi modernistler konumlanmış. Burunlarından kıl aldırmazlar, tek bir eleştiri yapamazsın. Orduyla devletin yarsı onların arkasında. Öte tarafta muhafazakar gelenekçiler, Osmanlı mazisine hayran, onlar da atalarına laf ettirmez, eleştiri kaldırmaz. Halkla devletin geri kalanı onların arkasında. Ee, bize ne kalıyor?” diye yazarken Türkiyenin sosyolojik yapısını oldukça ortaya koyuyor.

Okuyan, yazan her insanın düştüğü toplumdan uzak olma, kendi olma durumunu “Toplum ile benlik arsında derin bir uçurum, onun üzerinde de sarsak bir asma köprü varsa, umutsuzca ikisini bağlamaya çabalamak yerine, pekâlâ asma köprüyü yakıp Topluma uzaktan veda etmek suretiyle, ebediyen Benliğin tarafında kalabilirsin.” satırlarıyla oldukça iyi açıklıyor…

Türkiye’de sık sık yaşadığımız askeri müdahaleleri ve halkın bu müdahaleler karşısındaki tepkisizliğini “Ordunun yönetime el koymasından daha kötü ne olabilir? Ordunun yönetime el koyduğunu kimsenin iplememesi.” satırlarında oldukça çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Kitap içerisinde Türkler ve Ermeniler hakkında farklı bakış açılarını bulabilir, az da olsa bilgi sahibi olabilirsiniz. Mesela ben Ermenilerin burunlarının pek ‘normal ölçülerde’ olmadığını “Baba ve Piç“i okuyarak öğrendim. Platonun her türlü fiziksel teması iğrenç ve rezil bulduğunu ve Elif Şafak‘ın bu noktadaki bakış açısını tebessümle okudum: “Platon her türlü fiziksel teması rezil ve iğrenç kabul eder çünkü Eros’un gerçek gayesinin güzellik olduğunu düşünür. Cinsellikte güzellik yok mu hiç? Platon’a göre hayır. O daha “yüce amaçlar” peşindedir. Bana sorarsan nice düşünür gibi Platon’un da derdi, adamakıllı düzüşmemiş olmasıdır.

Bu ve benzeri örnekleri çoğaltmak mümkün ama ben bu kadarının kitabı tanıyabilmeniz için yeterli olacağını düşünüyorum. Kitap hakkında gözden kaçırılmaması gereken bir nokta da kitabı Aslı Biçen‘in dilimize kazandırmış olması: Kitabın orjinali hatırladığım kadarıyla İngilizce idi.

Ayrıca kitap içerisinde Johnny Cash‘ten pek çok alıntıyı da bulmanız mümkün, sevenlerine duyrulur.

Takip edin!

4 thoughts on “Elif Şafak’tan “Baba ve Piç”

  1. kitabı çok merak ediyorum. elif şafakın arafı okudum sadece.. henüz buı kitabı okuyamadım ne yazık ki.. ben de hobi blogumda okuduklarımı zaman zamn paylaşıyorum.. ilginizi çekerse sizi de bloguma beklerim.. sevgiler..

    1. Kitabı okumanızı öneririm, Emine Hanım. Dediğim gibi “okurken kaybedeceğiniz zamandan fazlasını kazanacağınız bir kitap” olmuş Baba ve Piç. Umarım siz de okurken benim aldığım zevki alırsınız.

      Bu arada blogunuzu inceledim. Elinize sağlık, çok güzel işler çıkartmışsınız. Kızınız, sizin gibi bir annesi olduğu için çok şanslı 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir