Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve “Kolektif Yumurta Şenliği”
Ankara Üniversitesi, şüphesiz Türkiye‘nin en köklü üniversitelerinden bir tanesi. Özellikle üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi, Türkiye‘nin siyasal yaşamında önemli bir yere sahip. Hal böyle olunca Ankara Üniversitesi de Siyasal Bilgiler Fakültesi de hemen herkesçe ciddiye alınmakta ve saygı görmekte.
Son günlerde Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi adını çok daha fazla duymaya başladık. Geçtiğimiz günlerde bu fakültede gerçekleştirilen “Türkiye’de Anayasa” konulu konferans yazılı ve görsel basında oldukça geniş bir şekilde yer aldı.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ve CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum‘un konuşmacı oldukları “Türkiye’de Anayasa” konulu konferans, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerinin aşırı protesto gösterileri nedeniyle tam olarak gerçekleştirilemeden son buldu. Öğrenciler, öncesinde Süheyl Batum‘un konuşmasını engellediler ve sonrasında da “Kolektif Yumurta Şenliğine Hoşgelginiz” pankartı açarak Burhan Kuzu‘ya yumurta yağdırdılar.
Yaşanan bu olaylar nedeniyle Ankara Üniversitesi ve özellikle de Siyasal Bilgiler Fakültesi adına üzüldüm. Çoğu zaman benzer düşünceleri paylaştığım bu üniversite öğrencilerinin protestolarını haklı bulmakla beraber protesto yöntemlerini yanlış buluyorum. Kaba kuvvetle ve ciddiyetten uzak eylemlerle bir yerlere varılamayacağını, bu tür protesto gösterilerinin Ankara Üniversitesi‘nin ve Siyasal Bilgiler Fakültesi‘nin ciddiyetini ve saygınlığını zedelediğini düşünüyorum. Yapılan protesto gösterisi sonrasında haklı söylemlerine rağmen haksız olan taraf ne yazık ki Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencileri oldu!
Türkiye‘nin ciddi bir değişim, dönüşüm yaşadığı şu günlerde Ankara Üniversitesi‘nin de Siyasal Bilgiler Fakültesi‘nin de daha farklı ve etkili bir dil geliştirerek protestolarını seslendirmesini isterdim. Öğrencilere uygulanan polis şiddetini protesto etmek için daha farklı ve etkili yöntemler denenebilirdi. Ne yazık ki Siyasal Bilgiler Fakültesi kendinden bekleneni, en azından bu seferlik, yapamadı.
Tüm bu eleştirilerime karşın, şunu da belirtmek isterim: üniversitelerde hocaların sus pus bir kenara sindikleri şu dönemde, üniversite öğrencilerinin böylesine seslerini yükseltebilmeleri üniversitelerdeki hocalara iyi bir ders olmalı. Üniversitelerdeki profesörlerin söyleyemediklerini, yanlış yöntemler kullanarak da olsa, üniversite öğrencilerinin söyleyebiliyor olmaları Türkiye’nin geleceği açısından umut verici.
Latest posts by Okan Yüksel (see all)
- Merhaba, ben Okan! - 12/11/2020
- “Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya” kitabım yayınlandı - 06/05/2020
- İletişim odaklı yayınevi: Medya Akademi Yayınları - 03/02/2020