Kahve İçmekle, Starbucks’ta Kahve İçmek Arasındaki Fark
Starbucks, bildiğiniz gibi, ABD‘de kurulan ve sonrasında dünyayı çepeçevre saran bir kahve dükkanları zinciri. Bugün itibariyle dünya genelinde binlerce Starbucks şubesi mevcut, bu şubelerden onlarcası da Türkiye‘de bulunuyor. Eminim, bu onlarca şubeden birisini mutlaka görmüş ve belki de oturup bir fincan kahvelerini içmişsinizdir.
Siz Starbucks‘ta oturup kahve içerken ya da bir Starbucks şubesinin önünden geçerken ne düşünürsünüz, bilmiyorum ama ben dün bir Starbucks şubesinde otururken şunu düşündüm: kahve içmekle, Starbucks‘ta kahve içmek arasında ne gibi fark var? İnsanlar neden Starbucks‘ı tercih ediyor?
Starbucks’ın sunduğu hizmetin ve kahvelerinin tadının niceliksel olarak pek bir fark bulamasam da niteliksel olarak bazı farklar saptadım. Starbucks’ın en önemli farkı şu: Starbucks‘ta sadece bir kahve satın almıyorsunuz, Türkiye’de Starbucks‘ta kahvenizin yanında bir statü de satın almış oluyorsunuz.
Bugün Türkiye’de Starbucks‘ta oturmak ya da yolda yürürken Starbucks‘tan aldığınız kahveyi yudumlamak bir statü göstergesi halini almış durumda. İşte: kahve içmekle, Starbucks‘tan aldığınız bir kahveyi içmek arasındaki fark bu.
Ünlü iktisatçı Thorstein Veblen, Aylak Sınıfın Teorisi adlı eserinde bu durumun nedenini şöyle açıklıyor: Gösteriş yapılabilecek ürünlerin tüketilmesi, aylak sınıfların bir tüketim tarzıdır. Bu tüketim tarzında, talep malın fiyatıyla doğru orantılıdır. Yani, malın fiyatı arttıkça talep de artacaktır. Aylak sınıflar bu şekilde tüketim yaparak toplumda itibarlı bir konuma gelmeyi umarlar. Özetle, Veblen’e göre Starbucks‘ta bir kahveye 15 TL vermek, sadece bir kahve almak değildir, 15 TL vererek kahve ve itibar satın alınmaktadır.
Veblen’den yola çıkarak, Starbucks‘ın müşterilerinin en azından bir bölümünün bu tanıma uyduğunu düşünüyorum, ne dersiniz yanılıyor muyum?
- Merhaba, ben Okan! - 12/11/2020
- “Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya” kitabım yayınlandı - 06/05/2020
- İletişim odaklı yayınevi: Medya Akademi Yayınları - 03/02/2020
Abi kusura bakma da, self-servis bir ortamda normalden en aşağı 1,5 kat pahalı kahveleri alıp yalandan bir statü kazandığımı hissetmek bana anlamsız geliyor. Hem ben kimsenin Starbucks’tan kahve alan birini görüp ondan sadece o sebeple etkilendiğini görmedim.
İşin kapitalizmle alakalı kısmı bir yana, sadece “moda” diye, oradan kahve içmek “havalı” diye oradan kahve içmem.
(Senin bu yazına da “Starbucks eleştirisidir sanırım.” diye başladım, övgüleri gördükçe “Şakadır herhalde.” dedim ama ciddi olduğunu görünce, yalan konuşmayayım, biraz bozuldum.)
Yorumun için teşekkür ederim Barış. Yazıda ironi yapmaya çalışmıştım ama yorumundan anladığım kadarıyla çok da anlaşılır bir ironi yapamamışım.
Normalden en aşağı 1,5 kat pahalı kahveleri alıp yalandan bir statü kazandığımı hissetmek bana da anlamsız geliyor. Zaten ben de doğru olan budur demiyorum, sadece bunun böyle olduğuna dair bir saptama yapıyorum.
Ancak ben senden farklı olarak “Starbucks’tan kahve alan birini görüp ondan sadece o sebeple” etkilenen insanlar gördüm. Ne yazık ki insanlar bu kadar “basit” şeylerden etkilenebiliyor.
Eleştirilerini okuduktan sonra, yazıyı tekrar okudum ve daha anlaşılır bir şekilde değiştirdim. Yazıyı bu haliyle okuduktan sonra da bozulmazsın umarım 🙂
Görüşmek üzere, Bursa’ya da gelmedin ne zamandır… Bekliyoruz…
Eheh, hakkaten anlamamışım :D. Bu aralar cidden öküzleştim, okuduğumu anlamakta zorlandığım çok oluyor. İnşallah kızmamışsındır :).
(Bursa’ya da en kısa sürede gelmeye çalışacağım. Hem sizi göreyim diye, hem de kardeş derneği geçen sefer ziyaret edemedim, orayı da ziyaret edeyim diye.)
Kapitalizm o kadar işlemiş ki: damarlarımıza devrim olsa bugün Türkiye’de (hayalden bahsediyorum bu arada) idrak edemeyecek durumdayız. Çünkü; alışkanlıklarımız bizi zamanla esir almaya başlıyor. Kendi açımdan baktığımda 15 TL yi gidipte kahveye veremem şahsen. Çünkü memur maaşıyla bunu yapmam ahmaklık olur. Starbucks’a sürekli giden kişilerde maddi olgu olarak belli yerlere gelmiş kişiler.
Şu konuda Barış arkadaşa katılıyorum. Sırf hava ve o markanın kahvesi “bak içiyorum” demek için orada bulunan insanlar bence iğreti duruyor. Özümüzden neden kopuyoruz ve bunu neden eleştirmiyoruzla ilgili güzel bir yazı olmuş. Başarılar. Saygılar…