Sosyal Medya ve Seçimler

Kısaca Sosyal Medya

Sosyal medya, son yılların en gözde kavramlarından bir tanesi. Hemen her yerde sosyal medyaya dair yazılıp, çiziliyor. Peki, nedir sosyal medya?

Sözlüklere bakacak olursak; “sosyal” toplumla ilgili, toplumsal, içtimai anlamına geliyor. “Medya” ise iletişim kurmaya yarayan ortamlar olarak tanımlanıyor. Bu iki tanımdan yola çıkarak “Sosyal Medya”yı “toplumu oluşturan kişilerin kendilerinin ürettiği içeriği yayınladığı ve paylaştığı her türlü mecranın genel adı” olarak tanımlayabiliriz.

Peki, sosyal medyayı klasik medyadan ayıran temel özellik nedir?

Sosyal medyanın gazete, dergi, radyo ve televizyonlar gibi klasik medya araçlarından en büyük farkı, elbette işin üretim sürecine toplumun kendisinin de dâhil olmasıdır. Bugüne kadar bilginin ve haberin tüketicisi olan toplum, sosyal medya devrimi ile üretici bir konuma da yükselmiştir.

Sosyal Medyanın Siyasi Propaganda Alanına Dönüşmesi

Sosyal medyanın sunduğu kitlelere ulaşma ve kitleleri harekete geçirme imkânı kısa sürede siyasi organizasyonların da dikkatini çekti. Başka Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere birçok ülkede seçim süreçlerinde sosyal medya da propaganda amacıyla kullanılmaya başladı.

İnternet ve sosyal medya ilk olarak 2000 ABD Başkanlık Seçimleri’nde etkisini gösterdi. John McCain, internet üzerinden yürüttüğü kampanya ile sadece dört günde 2 milyon dolar bağış topladı. 2004 Başkanlık Seçimleri’nde ise Howard Dean, destekçilerini internet üzerinden örgütlemeye çalıştı. Bunda da kısmen başarılı oldu.

Obama TwitterSosyal medya ABD’de en etkin şekilde 2008 Başkanlık Seçimleri’nde  Barack Obama ve ekibi tarafından kullanıldı. Obama’nın kampanyasında sosyal medyaya verdiği önem ve Cumhuriyetçi rakibi John McCain’e karşı elde ettiği başarı sosyal medyanın gücünün ülke ve dünya genelinde görülmesinde önemli bir rol oynadı.

Obama, sosyal medyada yaptığı propagandaya seçmeni de dâhil ederek kampanyasını sosyalleştirmeyi başardı. Yani sürecin içerisine seçmen ve Obama taraftarları da dâhil edildi, hatta işin büyük kısmını onlar yaptı.

Kampanya sürecinde kurulan MyBO web sitesi ile taraftarların Obama’ya destek veren içerik üretmeleri için bir mecra oluşturuldu. Sadece burada Obama destekçileri tarafından yaklaşık 400 bin video üretilerek Youtube’a yüklendi. Çok sayıda blog oluşturularak da yazılı içerik oluşturuldu. MyBO ile başarılı bir “wikinomi” örneği sergilendi.

Kampanya sürecinde sosyal medya aracılığıyla örgütlenen taraftarlar harekete geçirilerek bir elektronik posta kampanyasına da imza atılmıştır. Yaklaşık 13 milyon elektronik posta adresine, 1 milyara yakın posta gönderilerek daha geniş kitlelere ulaşılmıştır.

Obama’nın kampanya yöneticileri sadece Facebook, Twitter ve Youtube gibi ana akım sosyal mecralarla da sınırlı kalmayarak toplam 15 sosyal ağda aktif olmuşlardır.

Barack Obama’nın başarısı pek çok uzman tarafından sosyal medyanın viral yayılım gücüne bağlandı. Burada kitleleri harekete geçirebilmek de önem kazandı. Obama’nın kampanyası, hedef kitleye mesajı iletmekle sınırlı kalmadı, aynı zamanda o kitlenin söz konusu mesajları diğer insanlara da aktarmasını sağladı.

Barack Obama’nın seçimi kazanması ve bunun öncesinde sosyal medya üzerinden milyonlarca seçmene ulaşması, dahası önemli miktarda bağış toplaması ABD’deki pek çok politikacıya da örnek oldu. Dünya genelinde, özellikle Facebook ve Twitter’ın politik propaganda amacıyla nasıl kullanılabileceğine dair önemli fikirler verdi.

Sosyal Medyanın En Önemli Güçleri

Sosyal medyanın siyasi propaganda amacıyla tercih edilmesinde etkili olan temel özelliklerinden birisi inandırıcılığı oldu. Öyle ki ABD’de Pew Research araştırma şirketinin yaptığı bir araştırmada insanlar mevcut devlet başkanındansa sıradan bir blog yazarına daha fazla güven duyduklarını söylediler.

Pew Research’ün “Social Media and Political Engagment” başlıklı araştırması ise sosyal medyada paylaşılan içeriklerin, Amerikalı kullanıcıların siyasi görüş ve etkinliklerini değiştirmede etkili olduğunu ortaya koydu.

Öte yandan sosyal medya ile taraftarlar internet üzerinden örgütlenebilmeye başladı. Daha önce ciddi mesai ve para gerektiren taraftarları örgütleme çabaları, internet ile kendiliğinden olmaya başladı. Sosyal medya ile internette örgütlenen taraftarlar diğer seçmenlere de (Bunlar arkadaşları ve tanıdıkları da olabilir) sosyal medya üzerinden adayların siyasi mesajlarını ilettiler. Kısa sürede çok sayıda kişiye ulaşma engeli böylelikle aşılabilmiş oldu.

Sosyal Medya Dünyada Ne Kadar Etkili?

Sosyal medya dünyanın en gelişmiş ülkesi ABD’de, seçmenlere ulaşmak ve fikirlerini istenilen şekilde değiştirmek için iyi bir araç olabilir. Peki, dünyanın geri kalanında durum ne? Dünyanın geri kalanında da internet ve sosyal medya ABD’de olduğu kadar etkili ve yaygın bir kullanıma sahip mi?

İstatistiklere göre Dünyada internet kullanıcı sayısı Ocak 2015 itibariyle 3.010 milyar kişi. Bu sayı, 7.210 milyar olan insan nüfusunun tam yüzde 42’sine tekabül ediyor. İnternet kullanıcıları arasından tam 2.078 milyar kişi ise aynı zamanda sosyal medyada da aktif. Bu da toplam insan nüfusu içerisinde yüzde 29’a denk geliyor.

Özetle, internet ve sosyal medya çok kısa bir sürede yüz milyonlarca kişiye erişmiş olsa da günümüzde dünyanın yarıdan fazlasına ulaşabilmiş değil.

Paylaştığım istatistiklere göre gelişmemiş ülkelerde bu mecraların kullanımı çok iyi geri dönüşler sağlamayacaktır. Ancak Kuzey Amerika, Avrupa ülkeleri ve ayrıca Türkiye gibi gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerde bu mecralar seçmene ulaşmak ve tercihlerini etkilemek için kullanılması akıllıca olacak araçlar olacaktır.

Türkiye’de Sosyal Medyanın Gücü

Türkiye’de internet ve sosyal medya kullanımı dünya ortalamasının üzerinde bulunmaktadır.

Ülkede internet kullanıcılarının sayısı 37.7 milyonu bulurken, bu Türkiye nüfusunun yüzde 49’unun aktif internet kullanıcısı olduğunu göstermektedir.

Türkiye’de internet kullanıcılarının büyük bölümü sosyal medyada da aktiflerdir. Yapılan en güncel araştırmalarda yaklaşık 40 milyon aktif sosyal medya hesabı bulunduğu belirtilmektedir.

Türkiye’de sosyal medya denilince akla Facebook, Twitter ve Youtube gelmektedir. Nitekim Türkiye’deki internet kullanıcıları yoğun olarak, sırasıyla Facebook, Twitter ve Youtube’u aktif olarak kullanmaktadır. Twitter kullanımında Türkiye özel bir yere sahiptir. Gezi Parkı olayları sonrasında bu sosyal mecranın kullanıcı sayısında çarpıcı bir artış olmuş ve Dünyada Twitter’ın nüfusa oranla en yoğun kullanıldığı ülke Türkiye olmuştur.

Son yıllarda fotoğraf filtreleme ve paylaşma uygulaması olan Instagram da Türkiye’deki kullanıcı sayısını hızla arttırmaya başlamıştır.

Türkiye’de yoğun internet ve sosyal meyda kullanımı her geçen gün artmaktadır. Global Web Index’in verilerine göre, sadece bir yıl içerisinde Türkiye’deki internet kullanımı yüzde 5, sosyal medya kullanımı ise yüzde 10 artmıştır.

Verilere baktığımızda Türkiye’deki internet ve sosyal medya kullanıcılarının yanı sıra telefon kullanıcılarında da yüzde 2’lik bir artış olduğu gözlemleniyor. Mobil telefonlardaki kullanımının yüzde 2 artmasına rağmen mobilden sosyal medya erişimi çok daha fazla, tam yüzde 14 artıyor.

Yani Türkiye’de ciddi bir kitle her gün sosyal medya kullanıyor ve bu insanların sayısı her geçen gün artıyor. Bu nedenle seçim süreçlerinde bu mecralar aktif olarak propaganda ve kitle yönetimi amaçlarıyla kullanılmaya çalışılıyor.

Türkiye’de Seçimler ve Sosyal Medya

Pek çok akademik araştırma ve makalede Türkiye’de sosyal medyanın siyasi propaganda amacıyla ilk olarak 2011 Genel Seçimlerinde kullanılmaya başlandığı yazılıyor. Oysa ki bu yanlış bir bilgi. Türkiye’de sosyal medya, siyasi propaganda amacıyla ilk olarak 2007 Genel Seçimleri’nde kullanılmaya başlandı. Bu dönemde Facebook etkisiz olduğu; Twitter, Instagram gibi mecralar da henüz kullanılmadıkları için bloglar ve Youtube öne çıkmıştı.

2007 yılında Türkiye’de politik seçim blogları, az sayıda olsalar da, ilk kez sistemli ve aktif olarak kullanıldı. Örneğin 2007 milletvekili genel seçimlerine İstanbul 1. ve 2. bölge bağımsız adayları olan Prof. Dr. Ufuk Uras ve Prof. Dr. Baskın Oran’ın seçim blogları bulunmaktaydı. Bu iki blog adayların propaganda çalışmasının önemli bir gücü haline gelmişti.

Söz konusu süreçte her iki adayın blogları destekçileri tarafından sürekli güncelleniyor ve diğer mecralarda yer alan adaylara dair tüm içerik (makale, röportaj, televizyon programı vs.) burada toplanıyordu. Ayrıca adayların günlük ve haftalık programları duyurularak, destekçilerine bilgi veriliyordu.

2009 yılındaki yerel seçimlere gelindiğinde ise diğer sosyal mecralar da aktif olarak kullanılmaya başlandı. Özellikle siyasi partilerin genç üyeleri Facebook’u ve kısmen de Twitter’ı partilerin propagandasını yapmak için kullanmaya başladı. Bazı belediye başkan adayları Facebook duvarlarından seçmene ulaşmaya çalıştı.

12 Haziran 2011 seçimlerinde ise sosyal medya partiler tarafından da oldukça aktif ve sistemli olarak kullanılmaya başlandı. Bu süreçte Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte bağımsız adaylar da Twitter ve Facebook’ta propaganda çalışması yaptı. Sosyal medyayı en yoğun kullanan grup bağımsızlar olurken onları AKP ve MHP izledi. En az paylaşım yapan parti ise CHP oldu.

2011 seçimlerinde öne çıkan muhalefet, özellikle de bağımsız muhalif adaylar oldu. Televizyon, gazete ve radyo gibi klasik medya mecralarında seslerini duyuramayan muhalif isimler Facebook, Twitter ve diğer sosyal ağlarda seçmene ulaşabildiklerini gördüler.

Bugün geldiğimiz noktada ise sosyal medya seçimlerde önemli belirleyicilerden birisi haline dönüştü. 2014 yılındaki yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde sosyal medya seçmen fikirlerini etkilemek amacıyla oldukça sistemli bir şekilde kullanıldı.

Hatta bu iki seçimde bu mecran aday ve partiler dışındaki aktörler (ya da örgütler tarafından) seçmenin fikirlerini etkilemek amacıyla nasıl kullanılabileceğini gördük. Sosyal mecralarda yayınlanan dosyalar ve ses kayıtları ile seçmene ulaşılmaya çalışıldı.

Şimdi ise önümüzde yeni bir genel seçim var. Bu genel seçimde, sosyal medya kampanyaları konusunda oldukça deneyim kazanan Türkiye’de çok daha profesyonel ve başarılı kampanyalara imza atılması bekleniyor. Adayların sosyal medyaya gösterdikleri yoğun ilgi ise bu mecranın gücünün artık Türkiye’de de kabul edildiğinin önemli bir göstergesi oluyor.

Okan Yüksel
Takip edin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir