Ne yazık ki çok cahiliz!

Daha da kötüsü cahilliğin verdiği özgüvenle kendimizi geliştirmek gibi bir kaygımız da yok. Her şeyi biliyor görünmeye önem versek de hayatlarımızı kazandığımız mesleklerin gereklilikleri dâhil pek çok şeyi bilmiyoruz.

“Cahil olduğumuzu da nereden çıkartıyorsun?” diyebilirsiniz. Anlatayım…

Geçtiğimiz günlerde Beylikdüzü Belediyesi’nin düzenlediği “Barış ve Sevgi Buluşmaları” etkinliğine katıldım. Etkinlik çerçevesinde düzenlenen konserler öncesinde “Yarışmaç” adlı bir oyun oynandı. Konseri izlemeye gelen binlerce kişi cep telefonları ve tabletleri ile oyuna katıldı. Sunucu Korhan Abay sordu, katılımcılar da ellerindeki cihazlarla sorulara doğru yanıtları vermeye çalıştı.

"Beyin bedava" ancak çok kullandığımız söylenemez.
“Beyin bedava” ancak kendisini çok da kullandığımız söylenemez.

Her sorunun ardından kaç doğru, kaç yanlış cevap geldiği ekrana yansıtıldı. Oranlar dudak uçuklatan cinstendi: Öyle ki bir konser alanını dolduran katılımcılardan yarıdan fazlası Türkiye’nin en yoğun nüfusa sahip bölgesinin Marmara olduğunu ya da Kış Uykusu filminin yönetmenin Nuri Bilge Ceylan olduğunu bilmiyordu. Hatta futbolla yatıp kalkan güzel ülkemin insanları arasında son dünya kupasını Almanya’nın kazandığını bilenlerin oranı da yüzde 50’nin çok çok altındaydı…

Bu manzara karşısında ne kadar cahil olduğumuzu düşünmeye başladım. Ne kadar cahil olabilirdik? Kısa bir araştırma sonrasında ne kadar cahil olduğumuz hakkında ipuçları veren istatistiklere ulaşma şansım oldu…

  • Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) verilerine göre Türkiye’de 3 milyon 784 bin 667 kişi hiçbir okula gitmemiş durumda. Bu nüfusun yüzde 7’lik bir kısmına denk geliyor.
  • Hiçbir okula gitmeyen yurttaşlarımızın 2 milyon 784 bin 257’si ise okuma yazma bilmiyor ki bu da nüfusun yüzde 5’ine denk geliyor.
  • İlkokul mezunu sayımız; 15 milyon 220 bin 28. Yani nüfusumuzun yüzde 28’i.
  • Ortaokul ve dengi okul mezunumuz 12 milyon 96 bin 830, ki bu da nüfusumuzun yüzde 22’sine denk geliyor.
  • Lisede mezunu olanların sayısı 12 milyon 96 bin. Nüfusun yüzde 22’si.
  • Üniversite mezunu oranımız ise 5 milyon 913 bin 187 kişi ile yüzde 10‘un biraz üzerinde. (Yüksek lisans yapanlar nüfusun yüzde 1‘i civarında.)

Şimdi haklı olarak cehaleti diploma ile ölçtüğümü düşünüp tepki gösteriyor olabilirsiniz. Oysa göstermek istediğim nokta bu değil. Anlatmak istediğim toplumun büyük bölümü ilk, orta ya da yüksek öğretim görmesine rağmen bilgi düzeyimizin ilkokul seviyesinin de çok çok altında kalmış olması.

Amerikan Dolarının üzerini süsleyen Benjamin Franklin "Bilgiye yapılan yatırım en yüksek kârı getirir" diyor.
100 Amerikan Dolarının üzerini de süsleyen Benjamin Franklin “Bilgiye yapılan yatırım en yüksek kârı getirir” diyor.

Burada eğitim sistemine haklı eleştiriler yöneltebilirsiniz ancak siz de ben de masum değiliz. Bilgisizsiniz diye kendiniz dışında bir kişiyi suçlamanız çok da mantıklı değil. Çünkü bu sizin sorununuz ve bundan gocunup birşeyler yapmanız gerekiyor.

Bilgi size “entel bir vizyon”dan fazlasını verebilir. Hayatı daha iyi algılamanıza, farkındalığınızın artmasına ve en önemlisi çok daha iyi, kaliteli bir hayatınız olmasına imkan verecektir. Bu nedenle kendiniz için, kendimiz için daha fazla okumalı, daha fazla izlemeli ve daha fazlasını öğrenmeye çalışmalıyız…

Takip edin!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir