Zülfü Livaneli’nden Mutluluk
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim film, Zülfü Livaneli‘nin aynı adlı romanından esinlenerek yapılan bir Abdullah Oğuz
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim film, Zülfü Livaneli‘nin aynı adlı romanından esinlenerek yapılan bir Abdullah Oğuz
Filmimizin adı Türev. Ben uzun zaman önce izledim, hatırlamadığım şeyler olabilir bu sebepten. Ama hatırladıklarım nispeten daha fazla, güzellikler hatırlıyorum bolca…
İnsanoğlu varlığını hissettiği günden bu ana kadar doğayı yorumlamış, en azından bizim kitaplarımızda böyle yazıyor.
Son günler güzel geçiyor, sabahtan akşama kadar konferans konferans koşuşturuyoruz; geceye doğru da dersler başlıyor…
Aklımda kaldığı kadarıyla, ilk şiirimin adı “meçhul sevgili” idi. Olmayan, kavuşulamayacak bir sevgiliye yazmıştım; bir ütopya
Neden insan ölümünü tasarlamaz ki? Neden bu kadar uzaklardadır ki ölüm? Aslında yanıbaşımızda olduğunu neden göremeyiz ve neden nasıl öleceğimize kendimiz karar verebilecekken ecelin kapımızı çalmasını bekleriz? İnsan ölümünü tasarlayacak kadar üstün bir yaratık sonuçta…
Aşkı, acıyı, aile içi şiddeti ve her türlü sömürüyü, dostluğu, düşmanlığı, hayatta nerede olduğunun değil nerede olacağının önemini; kısaca hayatın güzelliklerini ve iğrençliklerini bir arada görmek mümkün. Kimi yerde içinizi ferahlatan, kimi yerde de üstünüze fazlasıyla baskı yapan ağır sahneler var filmde.
Genç, toplumdan farklı olduğunu sergileme telaşına düşüyor ve çoğu zaman farkında olmadan komik durumlara düşüyor. Ben buna sürüden olmamaya çalışanlar sürüsüne ait olmak diyorum.
Kitaplığımın raflarına usulca göz gezdiriyorum. Kitaplıktaki her bir kitap, kısacık da olsa beni çok farklı
Her adımda daha da ağırlaşan çantam sırtımda, okulun tüm yorgunluğu bedenime sinmiş, yürüyordum caddede. Akşamüzeri kaldırıma kurulan korsan CD ve kitap tezgahlarına da göz gezdirerek her zaman kitap aldığım kitap sergisine yöneldim.